Categories
1983, Ekim 8. Küçücük bir ilçede doğmuş kocaman bir “çocuk” Buse. Hala heyecanlı ve hala öyle. Ve hala inanıyor sevginin her şeyi düzeltebileceğine.
Hem okur hem yazar, o da yetmez üstüne tatlı niyetine dinler Buse.
Anlamak için okur ilk önce; kendini anlatabilmek için sonra ve empati kurmak, sempati beslemek için aynı zamanda.
Yazar; sustuklarını, susulanları. Bilineni kendince, bilinmeyeni öğrendiğince yazar. Masalcıdır. Hayalperest olması da oradan gelir. Pek sever metafor yapmayı; buzağın altında öküz, iğnelikte saman aramayı.
Sezgisel bir dinleyicidir mesela. Cevap vermekten öte, anlamaktır niyeti. Bu yüzden etraflıca inceler sesini, jestini, mimiğini.
Ve tam bir eğitimcidir, en gönüllüsünden! Bilgi cimrilerine inat zihninde akrep yoktur onun. Dili de eli de hep anlatır. Fayda sağlamaya bayılır. Karşılıklı olursa limona gerek kalmadan ayılır.
İstemediğinde seçici bir katılımcıdır diyelim tembel yerine; istediğinde çemberin merkezinde olmasının tersine. Düşünürken eyleme geçer. Eee tam bir aksiyon insanıdır nihayetinde.
Yaşamayı, yaşıyor olmaktan çok sever desem abartmış olmam. Dişleri bembeyazken ve vakit varken gülmeyi tercih edenlerden Buse. Onun için imkânsız diye bir şey yoktur, henüz üzerinde yeterince düşünülmemiş ve gülünmemiş şeyler vardır sadece.
Kolayca okunabilen satırların kolayca yazılmadığını da iyi bilir. Kâh deneyimlerinden kâh deneyemediklerinden. Onun için “başarıya” giden yolda tali yollar çoktur. Ama girilmez tabelası neredeyse hiç yoktur. Risk almayı sever çünkü, sorumluluk almayı bildiği kadar.
Özetle;
Neşesi genetik, burnu biraz estetiktir. İlişki durumu mu? “Sevdikleri-kedisi-yazıları ve kitapları” dörtlemesinden ibarettir.
Evet, bu yazıyı okuyan sen!
39 yıldır “çocuk” kalmayı başarmış Buse ben.
Memnun olduk.