Arada derede çok da dikkatimizi çekmeyen ne çok detay var hayatımızda, yokluğunda bambaşka şeylere dikkat kesildiğimiz…
HASRET kelimesindeki “R” sesi mesela. Düşünsenize yokluğunu! Belki bitecek bir hasretliktir çekeceğimiz, düşüverse aradan kem gözlere emanetiz…
Tam da böyle bir detayla yüzleştim bugün. Metrobüslerde durak öncesi haber vermek amaçlı, sesli ve görsel uyarı sistemleri varmış, ben de kullanmaya başlayınca öğrendim. Hayat kurtaran bir şeymiş, onu da bugün anladım.
Şöyle ki, sabahın aydınlanmamış saatlerinde 27 durak yolculuk ediyorsanız, hele bir de şoför mahali oturduysanız “acaba hangi duraktayım” diye etrafı kolaçan etmenize imkân yok. Neden mi? Çünkü koridorlar tıka basa insan dolu oluyor.
Böyle bir günde attım kendimi metrobüse ve oturdum bulduğum ilk yere; şoför mahali cam kenarı. Ne zaman ki bir iki durak ilerledikten sonra ekrana gözüm kaydı ve ekranın çalışmadığını gördüğümde artmaya başladı kaygım. Kulaklığımı çıkardım bari ses duyayım ümidiyle, dikkat kesildim. O da yok. Sağıma döndüm, gördüğüm sadece koridora sığmaya çalışan insanlardı.
Ben şimdi hangi duraktaydım?
Hadi birine sordum bir kerelik, “Zincirlikuyu” dedi.
Peki ya sonrası için onca durağı nasıl sayacaktım…
Sayamazdım, zaten de saymadım. Onun yerine her durakta kıpırdanıp durdum.
İyi insanlar iyi ki varlar, telaşımı ne de çabuk okudular… Hepsine minnettarım.
Kıssadan hisse, artık kapı mahali cam kenarı oturacağım…