Sizin odanızda kaç fil var?
3?
5?
Hiç?
Sirkten mi kaçtılar,
Yoksa kitaptan mı fırladılar?
Siz mi var ettiniz,
Onlar mı sizi buldular?
Ve en önemli soru, ne zamana kadar sizde kalacaklar?
“HANGİ FİL?” dediğinizi duyar gibiyim, anlatayım.
“Odadaki fil” benzetmesi İngilizlerin kullandığı bir deyimdir. Bir şeyi görüp de görmemezlikten gelme ya da bilip de bilmemezlikten gelme anlamına gelir.
Düşünün, odanızın ortasında kocaman bir fil var. Siz de görüyorsunuz odaya giren herkes de. Ama hepiniz görmezlikten geliyorsunuz. Ve o fil orada yaşamına devam ediyor, ta ki siz onu artık görmek istemeyene kadar…
Kocaman cüssesiyle işgal ettiği yer, sizin yaşam alanınızdan ve enerjinizden çalıyor. Odadan çıkmak için belki de etrafını dolanıyorsunuz bu kocaman arkadaşın. Ya da onun durduğu yere koymak istediğiniz güzelim sehpanız kıyıda köşede sıkışıp duruyor. Görüş alanınız daracık…
Evet, hepimizin hayatında bazı sorunlar vardır; işiyle, eşiyle, ailesiyle ve hatta kendisiyle ilgili… Bu sorunlar, var oldukları yetmezmiş gibi, hayatımızın merkezinde dururlar. Görülmemesi, bizi ve/veya etrafımızdakileri rahatsız etmemesi de imkansızdır. Çözmeye yeltenmediğimiz sürece de bizi yer bitirirler. Hiçbir şey yokmuş gibi yaptığımız her an, enerjimizi de zamanımızı da bizden alıp götürürler. Tıpkı “odadaki fil” gibi…
Şimdi sayabilecek misin odandaki filleri?
“Ben mesela en son yatağın kenarına çıkardığım çorabımı görmezlikten geldim. Bir de salonda bıraktığım su bardağını. Anlayacağınız şimdilik iki filim var.” demek ve işi bu kadar basite indirgemek isterdim ama durum sandığımızdan da vahim.
Mobbing yaptığını bildiğin halde işsiz kalmamak için tolere ettiğin o patron, sahip olduğun değersizlik duygusu sebebiyle bağımlı olduğun o manipülatif sevgili, ağladığında göz yaşını silerken mutluluğuna alkış tutmayan o arkadaş, kan bağından öte aranızda hiçbir duygu bağınızın olmadığı, sırf kültür öyle benimsettiği için aile dediklerin ve daha niceleri… Hepsi birer fil!
Bir tane iken evet belki kısa vadede dert değil.
Peki ya sonra? Beslendikçe senden, sömürdükçe duygularını ne olacak sanıyorsun?
Şimdi bırak at gözlüklerini cilalamayı, olduğun yerde manevra yapmayı. Kendine gel ve silkin!
Daha kaç fil gerekli, senin adım atmaya yerin kalmaması için…