Ilık ve kıtalar arası metrobüslerde vazgeçtim ben yetişkin olmaktan.
Ve bilgisayar çantamda sarı saçlı barbie bebekti ajandam…
“Sevebilme İhtimali” şiirinden esinlendiğim bu girizgâh ile 2.güne uyandım. Dünden kalma duygularımın esiri çıktı sanırım bu satırlar…
Her şey mümkündü evet ama bazen ihtimaller zorunlu seçenekler halini alabiliyordu. Ve nasıl oluyordu bu seçeneklerden yepyeni ihtimaller doğuyordu. Ama sezaryen ama sancılı ama kendiliğinden; örnekleyeyim hemen.
Aracımı artık metrobüse kısmen daha uzak ama ücret ödemekten muaf olacağım bir yere bırakacaktım, çalıştığım yerin şubelerinden birine. “Ohhhh Buse, hayat sana güzeldi yine!” Kesinlikle!
Peki bu ihtimali değerlendirmeme sebep ne olmuştu? İlk gün otopark görevlisi ile yaşadığım şu güzel sohbet diyelim mi?
Görevli: Toplam ücret 95 lira.
Ben: Olamaz. Kaç 95? (0.95 demesini bekledim herhalde)
Vermem.
Hadi bugün verdim diyelim, yarın, öbür gün…
Yani o parayı buraya verirsem uyku uyuyamam ben!
Görevli: Valla abla vermezsen ben de bariyeri açamam…
Bu kendi kısa, anlamı uzun diyalog elbette ki gülücükler eşliğinde gerçekleşti. Aksi zaten düşünülemezdi.
Sonuçta ben o parayı ödedim ve şükrederek ödeyebilme gücüme başka “ihtimaller” peşine düştüm. Çok uzun sürmedi yeni çözümü bulmak; ödediğim paranın gittiği boşunalığı sindirmekten daha kısaydı en azından…
İşte bugün, dünden kalma bu duygularla çıktım yola. Yol yine çıkana açık, acabası olanlara kapalıydı. Bir yürüyüş yolu daha eklenmişti güzergâhıma. Gerçi çok tatlı bir mesai arkadaşıma göre bu güzergâh baya işlekti ama ben kendim dışında nefes alan bir canlıya rastlamamıştım hala…
Yoğun, misafiri bol, ikramı lezzetli bir günü kapattım. Bir de dönüş yolunda elimde bilgisayar çantamla ayakta kalmayıp oturabilseydim belki çok daha yaratıcı olacaktım.
Olsun, en azından yalnız değildi kara suların indiği ayaklarım. İki arkadaşımla geldik yolu. Birini kendisinin dahi bilmediği bir istasyonda indirdik. İki kişi “gelmedik mi hala” nidaları eşliğinde son durağa vardık.
Saat 19’ u bilmem kaç geçiyordu, ben arabaya o marmaraya. Yol hala bitmedi anlayacağınız yolda olanlara.
Okuyan sen,
Umarım benimle yorulmamışsındır satırlarda?
Bugünün hissesi bu olsun sana-bana: Hayatta para ödemeden değerlendirmeye alabildiğimiz tek şey belki de “ihtimaller”.
Sıvayın gözleri, fark etme ve değerlendirme zamanı…
Ataşehir’ de bir İstanbul akşamı…