TAVŞAN: Ben timsah olmak istiyorum.
FREUD: Sayın Tavşan, sizi bir timsaha dönüştüremeyiz ancak havuçla aranızı düzeltmeye çalışabiliriz…
Hepimizin tavşan iken timsah olma hayalleri kurduğu dönemler olmuştur. Hatta hiçbirimizin aklına havuçla arayı düzeltmek gelmemiştir. Peki ne zaman vaz geçtik bu hevesten? Büyüdükçe mi? Yaşlandıkça mı? Yoksa yaş alıp çocuk kaldıkça mı? Birileri bizi terk ettiğinde mi? En sevdiğimiz dostumuz bizden elini çektiğinde mi?
Hiçbirinde ya da hepsinde! Yaşadıklarımızdan pay çıkardıkça aslında. Belki de pay çıkaranlardan ders aldıkça. Durum epey karışık yani.
Ben mesela, nasihatle değil musibetle yol alırım genelde. İlla o sütten ağzım bir defa yanacak. Dokunsallık var ya özümde, sobanın sıcağına o parmak yaramaz yaramaz dokunacak. Senin de vardır kendince sebeplerin. Mesela şampiyon atlara bakıp kendine jokey seçmeni anlıyorum. Hatta tek ısırışta 4 insanı öldürecek zehre sahip “Kara Mamba”ya olan düşkünlüğünü bile. Kulakları kessek, ayakları çıkarsak, dişleri de hafif içeri alırsak oldun işte. Sen artık bir mambasın! Ha bir de boyunu 2 metreye uzatmamız lazım. Az da zehir koyalııımmmm. Evet, tamam. Ne kadar kolay oldu değil mi? …
“İnsanoğlu” da böyle işte, tıpkı “Tavşanoğlu” gibi, pek garip. Biri özüyle tanışmak varken “öteki”leşiyor; diğeri havucunu tatlı tatlı yemek varken timsah olmak istiyor. Gereken sadece biraz farkındalık. Kenara çekilip önünden, kendine dışardan bakmalık.
Göreceksiniz ki bize timsah olma hayalleri kurduran şey, havuçla aramızı bozan şeyin ta kendisi. Şimdi bunu cepte tutalım, şeyi bulduk. Elde 1.
Diğer bir konu da bu şeyi ortadan kaldırmak. Havadan inmedi ki sudan gitsin. Öyle çabuk olmayacak belli. Kolay da değil, ona da tamam. Amaaaaa güzel haber, “öz”ünüz doğuştan, o şey sonradan. Bu da demek oluyor ki evde kalan ev sahibi. Etti mi 2?
Ve geldik sona. Şey mey yok artık. Havuçların da baya birikmiş, malum uzundur küsmüştün yemedin. Şimdi onlarla ilgilen tavşan kardeş. Önce karnını doyur. Her birindeki farklı tadı hisset. Kalanlardan yan bahçenin tavşanına götür. Bozulmaz etmez, sakla haftaya da kalsın. Etti mi 3!
Etti, etmez mi? Hadi etmedi, yetmez mi? Yeter. Sana da ona da bana da.. Bu dünya hepimize yeter!
Şimdi yaz kenara, divanda yatan tavşan da olsa, timsah da. Hatta bir gün kara mamba! Hepimizin “öteki”leştiği” anda “öz”üyle bir imtihanı olacak bu dünyada. Ama divanda ama ayakta…